1. Uluslararası güvence altındaki insan haklarının korunması bütün protestolarda uygulanmalı ve temel kural olmalıdır. Kısıtlamalar istisna olmalıdır.
2. Devletler, protesto hakkının içerdiği mutlak olmayan hakların sadece uluslararası hukukta belirtilen özel durumlarda sınırlamaya tabii tutulabileceğini garanti etmelidir. Özellikle, ifade özgürlüğü, toplantı ve dernekleşme özgürlüğü ve özel hayatın gizliliği haklarında kısıtlama aşağıda belirtilen durumlar dışında yapılamaz:
a) Yasada öngörülen durumlar: Her kısıtlamanın yasal bir dayanağı olmalıdır. Kısıtlamaları temellendiren yasa erişilebilir olmalı ve bir eylemin yasal ihlal olup olmadığının ve bir ihlalin olasını sonuçlarının net bir şekilde anlaşılmasına olanak sağlayacak şekilde formüle edilmiş olmalıdır.
b) Meşru bir amaca hizmet etmektedir: Hükümetler, protesto hakkına getirilen herhangi bir kısıtlamanın gerçekten yalnızca bir meşru amacı koruma saikiyle yapıldığını gösterilebilir şekilde ispat edebilmelidir. Meşru amaçlar ulusal güvenliğin korunması, kamu güvenliğinin veya kamu düzeninin sağlanması, halk sağlığının ve ahlaki değerlerin korunması veya protestocular dışındaki bireylerin hak ve özgürlüklerinin korunmasını içerebilir. Toplantı ve gösteri hakları kamu güvenliğini korumak için de kısıtlanabilir.
i. Ulusal güvenliğin korunmasına yönelik kısıtlamalar sadece bir ülkenin varlığını veya toprak bütünlüğünü tehlikeye sokan bir gücün kullanılması veya böyle bir tehdide karşı ya da iç ve dış tehditlere ve ehlikelere karşı koyabilme kapasitesinin etkilenebileceği durumlarda söz konusu olabilir.
ii. Kamu düzenini korumaya yönelik kısıtlamalar yalnızca protestocuların toplumun işleyişini veya toplumun üzerinde durduğu temel prensipleri (örneğin insan haklarına saygı, hukukun üstünlüğü gibi değerleri) tehdit edici hareketleri karşısında gündeme gelebilir. Şiddet içermeyen protestolar, bir anda kendiliğinden gelişen protestolar veya düzenlenen bir protestoya karşı olarak ortaya çıkan protestolar huzursuzluk ve sorun yaratsa bile, kamu düzenine fiili bir tehdit olarak algılanmamalıdır, aksine kamu düzeninin temel unsurlarından biri olarak kabul edilmelidir.
iii. Kamu sağlığını korumaya yönelik tedbirler ancak kamu sağlığınını tehdit eden kanıtlanabilir ve ciddi bir tehdit olması halinde gündeme gelebilir. Alınacak tedbirler, ayrıntılı olarak hazırlanmalı ve doğrudan hastalık ve yaralanmaları önleme amacına veya hasta ve yaralıların tedavisine yönelik olmalıdır. Bu tedbirler başka nedenlerle diğer etkinlikler için düzenlenen toplantılarda da eş zamanlı olarak uygulanmalıdır.
iv. Kamu ahlakı öne sürülerek getirilen kısıtlamalar yalnızca kamuoyu değerlerinin devamı için zaruri oldukları belirgin bir şekilde ortaya konulduğu sürece, insan haklarının evrenselliğine ve ayrımcılık karşıtlığı ilkesine bağlı kalarak getirilebilir. Ahlaki değerlerin gelişmeye açık yapısı dolayısıyla, sınırlamalar asla tek bir gelenekten türetilmemeli ve asla ayrımcılığa mazeret olarak veya ön yargı ve hoşgörüsüzlüğü haklı göstermek için kullanılmamalıdır.
v. Yetkililer protestoları başkalarının haklarını korumak temeli ile kısıtlarken protestolarda yer alan farklı gruplar ile protestodan etkilenen çevredeki bireyler veya o bölgede yaşayan ve çalışan kişilerin hakları arasında bir denge sağlamaya özen göstermelidir. Protesto hakkından zarar doğabileceğine dair güçlü bir delil olmadığı sürece yetkililer her zaman protesto hakkının kullanılması lehine karar vermelidir. Politik sürtüşmeleri önlemek adına ya da başkalarının protestolara karşı olması nedeniyle asla bu kısıtlamalara başvurulamaz. Huzursuzluk veya rahatsızlık tek başlarına asla protestoları kısıtlama sebebi olamaz.
vi. Kamu güvenliğini öne sürerek toplantı ve bir araya gelme özgürlüğüne getirilen kısıtlamalar yalnızca kişilerin hayatlarına veya vücutsal bütünlüğüne yönelik gerçek bir tehdit veya mülklerine ciddi zarar getirebilecek bir tehlike halinde kullanılabilir.
c) Getirilecek kısıtlamalar bir meşru amacın korunması için zaruri ve orantılı olmalıdır:
i. Protesto hakkının kısıtlanması kararı, kısıtlama için zorlayıcı bir sosyal gereksinim olması halinde verilmelidir. Kısıtlama gerekçesini öne süren taraf, protesto ile korunmak istenen çıkar arasında doğrudan ve net bir bağlantı olduğunu gösterebilmelidir.
ii. Meşru amacı korumak için getirilen kısıtlamalar aşırı geniş olmamalı, mümkün olan en hafif şekilde uygulanmalıdır. Kısıtlamanın demokratik ilkelerle uyumlu olduğu ve kesin olarak koruma amacını hedeflediği gösterilmeli ve aynı sınırlayıcı sonuca ulaşabilmek için kullanılacak diğer araçlardan daha müdahaleci olmamalıdır.
3.Şiddet kışkırtıcılığını, ayrımcılığı veya düşmanlığı engellemeye yönelik bütün kısıtlamalar aşağıdakilerle uyumlu olmalıdır:
a) Kışkırtma içeren aktivizmi yasaklamaya yönelik nedenlerin tümü uluslararası insan hakları hukukunca tanınmış nedenler olmalıdır.
b) Protestocuların, başkalarını ayrımcılık, düşmanlık ve şiddet suçlarını işlemeye çağırıyor olmaları, yapılan kışkırtmanın ciddi ve belirgin bir unsuru olarak görülmelidir.
c) Şiddet, ayrımcılık veya düşmanlık propagandası yapmakla ilgili mevzuat Kişisel ve Siyasal Haklar Uluslararası Sözleşmesi Madde 20 (2)’ye açıkça açıkça atıfta bulunmalı ve muğlak bir dil kullanılarak hazırlanmamalıdır.
d) Kışkırtma ile ilgili yasaklar 4. İlke’de adı geçen hukukilik, orantılılık ve zaruret testiyle uyumlu olmalıdır.
e) Ceza hukukundan doğacak yaptırımlar yalnızca en ileri derecede işlenen kışkırtma suçları için uygulanamalı ve yalnızca istenilen korumayı sağlayacak başka bir sonuç alınamayacağı durumlarda, sadece bu tür bir yaptırımın en doğru adım olduğu bariz olan durumlarda son çare olarak kullanılmalıdır.
This post is also available in: İngilizce, İspanyolca, Fransızca, Rusça, Farsça, Portekizce, Brezilya